25 Temmuz 2014 Cuma

LACİVERT


55...68. Kısım 

Var gücünle savaşmak? Ne için? Nereye gitmek? .... Vesaire. Beş N, bir K. Olacak o kadar. Kurgu var ama olaylar yerinde durmuyor. Bilinmiyor. Arda bilebilir miydi? ‘’İyileşeceğini, âşık olacağını, seveceğini’’. Hayır.  Karakterlerle olaylar durağanlığından çıkmalı. Kendi zamanını unutmalı insan. 1200 olsa da 700 olsa da fark etmemeli. Heyecan katmalı. Siyahtan ya da kırmızıdan kurtulmalı. 3 saat, 3 gün, 3 ay fark etmemeli. Ruhu esmeli. Kötülükten, nefsinden kurtulmalı. Âşık olmalı, karaktere. İstemeli bu şekilde benzer bir ikiz. Zamanında, durağanlığında ölümü beklememeli. İnanmalı, istemeli. Işıklar söndü. ‘’Oyun bitti’’ dememeli. Bir şekilde bağlanmalı. Kaleme dediğim gibi; ‘’hiç olmazsa doğan güneş için yaşama tutunmalı insan’’ Tek bir şey ufakta olsa umutlandırmalı seni. ‘’Yok’’ demekle olmuyor. Zamanın akıyor.  Senden sonra! Zayıflanır, hastalanır. Yemek yemek gereksiz olur. Bazen; hem su içilse yeter. Altı gün mü ne kadardı? Doktor değilsin. Değilim! Hem insan depresyona girdiğini nasıl anlar? Zayıfladığı an. Şişmanladığı an. Hangisi? Hayatın içinde kaybolmasına devam eder. İşte maddi olanaklar. Bir anda sınırlanabilir. Hazırlık ses hazırlık. Kim derdi ki; geceye küseceğim. Güne sarılacağım. Ama o da bir anlık bir harekettir. Âşık, aşk gururu yok saymanın bir yoludur. Gerçi gurur hoş bir duygu olsaydı. Pişmanlık bırakmazdı ardında. Cevap aramaz. Soru sormazdın. Eyvah ‘’peşimde yine hüzün’’ demezdin. Yalnızlıklar arkadaş olmazdın. Geceyi düşman saymazdın. Bitti her şey diye düşünmez. Hayatın olaylarında şekillenmeye devam ederdin. Kim dedi ki; ‘’gurur vicdanın kardeşidir’’ diye. Zaten karar verdim! AŞK. ‘’Alışkanlık, şekillenmek, kazanmak’’. Ufku açık. Hayali canlı. Yüzer mavilikte. Ama boştur her şey. Kardeş mi? Sana en yakın, en uzak dağ olsun. ‘’Bilmiyorum’’ neden dedim? Anlayanlar olur zamanla. Sana kimse bir şey demediği sürece hayat devam eder. Yanlışın doğru. Hatan zamanını değiştirmediği için gerçeğin. Bak sen? Evet öyle. Kadere gam vurmayacaksın. ‘’Neden ben’’ demeyeceksin. Devam edeceksin. Okul, bitecek mi? Biterse! İş başlar. Bir şey fark etmez. Buldum yazarak rahatlamayı buldum. Düşünmek hem bunaltıcı hem de ferahlatıcı olabilir. Ben ikisinin arasını bulmak istiyorum. Önce kendin rahatlamadan yapamaz insan. Karşısındaki kişiye eşyaya faydası olsun. Eşya mı? ‘’Nasıl’’ desende? Evet, eşya. Sosyal medyayı bile telefondan kullanmaya başladık. Tamam. Haklı olabilirler. Ama telefonunda bir dayanma gücü var.  Eşyalar bir insanlar için var. Tamam. lakin. Eziyet etmeye gerek yok. Bir var bir yok onlarda. Bizim olmayacağımız gibi. Ölüm gibi. Eskime, yıpranma olduğunda yenileniyorlar. Ama biz sadece yaşlanıyoruz. Yenilenme olmuyor! ''Kıyamam'' demek bu olaylar için olamaz. Geçersiz kalır. Bir gün bakmışsın; maddi olanakların kalmamış. Bir bakmışsın maneviyat seni taşıyamamış. Peki o zaman ne olacak? Kırmızı! Kalem huysuzlaşıyor. Eski anıları yazmaktan korkuyor. Kırmızı mı demiştin? İşte o eskide kalsın. Ruhun için demiştin ya. İşte onun için. Bir var bir yok! O da karar ver.Her insan kararsızdır. Zamanının içinde. Duramaz çünkü. Bir hayvan bile açlığını ne zaman sonlandıracağını. Ya da ne zaman av olacağını bilemez. Vazgeçmek olmaz. Neden mi? Nefesin senin değil. Zaten sayılı meleklerin tarafından kirâmen katibin. Allah onlara görev vermiş. ''Benim nefesimi nasıl kullanıyor''? Bana nasıl davranıyor? İyi mi? Kötü mü? ''Nasıl'' diye sorar onlara? Ölüm yani araf zamanında cevabını alır. Siz!  Siz olun hem karşınızdaki kişilere hemde kendinize iyi davranın. Kabusa dönüşmesin her şey. Benim kabusum oldunuz? Hayat kaderim zamanım olaylar. Ardından; kişiler tabi ki sende varsın içinde. Sen bana tatlı bir acı bıraktın. Rüyam oldun bir anda.  

Kara İnci 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder